Eğitim Tercihim

Eğitime Dair Doğru Bilinen Yanlışlar;

Eğitime Dair Doğru Bilinen Yanlışlar;

Toplumumuzda özellikle anne babalar arasında, hatta eğitimciler arasında dahi doğru olduğu

düşünülen birçok yanlış bilgi ve düşünce vardır. Bu bilgi ve düşüncelerin tamamen yanlış olduğunu

iddia etmiyoruz lakin doğruluk yüzde oranı düşük olan gerçeklerinde tamamen kabul görmüş,

ispatlanmış gerçekler olduğunu asla söyleyemeyiz.

Konuyu sizlere birkaç örnekle açıklamaya çalışacağız ki bu örnekleme ve tespitler ülkemizde eğitim

alanında birçok ebeveyn ve eğitimcilerin sıklıkla gözlemlediği durumlardır.

1- Çocuğun Eğitimindeki En Önemli Etken “Öğretmendir” midir?”

Elbette öğretmenlerimiz çok kıymetlidir ve şüphesiz çocuklarımızın eğitimine en önemli

dokunuşu yapan kişilerdir. Ancak bilinen bilimsel çalışmalar neticesinde çocuğumuzun

başarısının tamamen öğretmen ve okula endekslenmesi ciddi bir yanılgıdır. Zira ailenin

sosyoekonomik durumu, çocuğun ev ortamında yaşadıkları, ev içerisindeki fiziki imkanlar,

mahalle kültürü, anne baba tutumu gibi konular başarı ya da başarısızlığa götüren çok daha

önemli ve etkin faktörlerdir.

2- Bilinen marka okullar her zaman başarı getirir mi?

Eğitimde başarı asla tek bir faktöre bağlı olamayacağı gibi okulun fiziki imkanları,

markası, lokasyonu gibi şartlara da tamamen bağlı olamaz. Nitekim başarılı eğitim

geçmişine sahip, başarı hikayelerine imza atmış, hangi alanda ya da sektörde olur ise

olsun yaptığı işte başarıya ulaşmış insanların gerek devlet gerekse özel okul anlamında

birçoğunun mezun olduğu okullar, öyle hayalleri süsleyen nitelikte özelliklere sahip

okullar değillerdir. Yapılan araştırmalar ve gözlemlerde sadece yerel bir marka olan ve

mütevazi, butik fiziki imkanlara sahip okullarda da çocukların çok mutlu ve olması

gerektiği düzeyde eğitim aldıkları sonucuna varılmıştır.

3- Ev ödevi başarı ile direk ilişkili midir?

Özellikle ülkemiz de gerek öğretmenler gerekse aileler tarafından çok

önemsenmektedir. Hatta kimi durumlarda ev ödevi veren öğretmenlerin diğer

öğretmenlere nazaran daha tercih edilir olduğu gözlemlenmiştir. Yine ev ödevi veren

öğretmenler arasında da ödevin niteliği, yoğunluğu ve zorluğu gibi konularda da

birtakım ayrışmalar yaşanmaktadır.

Yapılan tüm araştırmalarda ve gelişmiş ülkeler deki sistemler incelendiğinde ev

ödevlerinin öğrenci başarısını direk etkilediği sonucuna varılmamıştır. Ev ödevinin

niteliğine, yoğunluğuna, ünitelere paralelliğine, öğrencinin seviye ve durumu gibi bir çok

önemli unsura bakıldığında, şartlar uygun ise başarıya destek verdiği bilinmektedir ancak

tamamen başarı sebebidir denemez. Örneğin eğitim ve öğrenme sürecinde projelerin,

etkinliklerin, sosyal çalışmaların, uygulamalı ödevlerin daha etkili sonuçlar verdiği

görülmüştür.

Tüm bu bilgiler neticesinde, elbette doğru ödevlendirme çalışmaları, öğrenciye disiplin,

sorumluluk, bağımsızlık gibi değerleri öğretir. Elbette önemli bir diğer konuda verilen

ödevin çocuğa ne maksatlı verildiğidir. Kimi zaman öğrenciye ceza ödevi verildiğini ve bu

durumun çoğu zaman öğrenciye ket vurduğu ve başarı oranının düşürdüğü gözlenmiştir.

Ev ödevlerini daha etkili öğrenme aracı olabilmesi için öğretmenlerin ödev dönütlerini


irdelemeli, ödev dönütü amaca uygun çıkmıyorsa daha uygun ödev temasıyla tekrar

öğrenciye iletilmelidir.

Sonuç olarak öğrencilere tamamen ev ödevi verilmeli ya da verilmemeleri konulu

tartışmalardan ziyade öğrencinin yaş ve sınıf seviyesi göz önünde bulundurularak

ödevlendirilmesi daha doğru olacaktır. Ayrıca verilecek ödevlerin öğretmenleri

tarafından titizlikle seçilerek öğrenmeyi pekiştirici nitelikte olması, gereksiz tekrarlardan

kaçınılması gerekmektedir.

4- Kurumun Ekonomik statüsü önemli değildir.

Eğitimde kalite, başarı oranı, mutlu ve sağlıklı bir süreç sadece belli birkaç kritere bağlı değildir.

Süreci tamamlayan tıpkı bir yapboz gibi unsurların her birinin ayrı ayrı görevi ve değeri vardır. Bu

parçalardan birinin eksik kalması, diğer tüm girişimleri olumsuz tetikleyecektir.

Sağlıklı bir eğitim öğretim sürecinin yürütülebilmesi için, okulun fiziki yapısı (Bahçe, bina krokisi,

kantin alanı, oyun alanı, koridorları vs.), sınıfların donanımı, kullanılan materyallerin çeşitliliği ve

eğitime, yaş ve sınıf seviyelerine uygunluğu, öğretmen çeşitliliği ve seviyesi, idari kadronun ve

özellikle rehberlik birimlerinde yetkin kişilerin görevlendirilmesi, teknolojik donanım gibi onlarca

unsurun mümkün olduğunca amacına uygun konumlandırılması ve görevlendirilmesi

gerekmektedir. Ve elbette bütün bunlar ekonomik statü ile de doğrudan ilişkilidir. Tüm bunların

içerisinde küçük bir örnek verelim. Özellikle özel okullarda çalışan öğretmenlerimizin aldığı maaş

skalasının ya da maaşlarını ne denli düzgün alıp alamadıklarının, çocuklarımızın eğitimi

konusunda ne denli etkisi olabileceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz ki bu konuyu çok fazla

irdelemeyeceğiz. Yahut Kaynak kitapların çeşitliliği, kurumda sağlık personelinin bulunup

bulunmadığı, çağın gereksinimi olan teknolojik donanım ve ne denli müfredata paralel uygulanıp

yönlendirildiği konuları da yine Ekonomi ile direk ilişkilidir. Aynı şekilde bina için yapılan

yatırımın kalitesi, öğrencilerin çok daha rahat ve huzurlu bir ortamda tüm günlerini

geçirebilmelerine olanak sağlayacaktır.

Çok istisnai durumlar elbette vardır ki ekonomik gücü sınırlı olup, yine de istenilen seviyede

eğitim verebilsin. Buda kurum çalışanlarının aidiyet duygusu ile doğrudan ilgilidir. Ve elbette

kıymetli öğretmenlerimizin kurum içindeki huzurları.

Sonuç olarak bir eğitim kurumunun eğitim kalitesi, ekonomik özgürlüğü ile doğru orantılıdır.

İstanbul Anaokulları, İstanbul Özel Okulları, Ankara Anaokulları, Ankara Özel Okulları, İzmir

Anaokulları, İzmir Özel Okulları, Bursa Anaokulları, Bursa Özel Okullar, Antalya Anaokulları

Antalya Özel Okulları için web sitemizi inceleyebilir, üye kurumlarımızın detaylarını görebilir ve

kendileri ile sistemimiz üzerinden temas kurabilirsiniz.